MÜENNES (DİŞİL)
Dişi varlıklarla, gramer bakımından dişi kabul edilen varlıklara delalet eden isim ve sıfatlar müennestir (dişildir). Müennes isimlerin sonlarında, genellikle müenneslik alâmetleri ( ة – ى – اء ) bulunur. Müennes isimler,
hakîkî (gerçek) ve mecâzî (itibarî) olmak üzere ikiye ayrılır:
1. Hakîkî Müennes: Fizyolojik açıdan dişi varlıklar için kullanılan isimlerdir. Sonunda müenneslik alâmeti bulunup bulunmamasına göre Lafzî Hakîkî Müennes ve Gayri Lafzî Hakîkî Müennes olarak iki kısma ayrılır.
1.1. Lafzî Hakîkî Müennes: Fizyolojik açıdan dişi bir varlığa delalet eden ve sonunda dişilik alametlerinden birini taşıyan isimlerdir. Aşağıdaki lafzî hakîki müennes kelime örneklerini ve cümle içerisindeki kullanımlarını
inceleyiniz:
مَرْأَةٌ، دَجَاجَةٌ، طَبِيبَةٌ، جَدَّةٌ، مُمَرِّضَةٌ، عَمَّةٌ، وَالِدَةٌ، نَاقَةٌ، أَسْمَاءُ، سَلْمَى مُعَلِّمَةٌ، لَيْلَى، بَقَرَةٌ، طِفْلَةٌ، نَعْجَةٌ، خَالَةٌ، سَلْمَى، عَنْزَةٌ، لَبُؤَةٌ، شُرْطِيَّةٌ
Tavuk güzeldir. . الدَّجَاجَةُ جمَِيلَةٌ Kadın uzundur. . المرَْأَةُ طَوِيلَةٌ
Nine mutludur. . الجَدَّةُ سَعِيدَةٌ Bayan doktor beceriklidir. . الطَبِيبَةُ مَاهِرَةٌ
Halası zengindir. . عَمَّتُهُ غَنِيَّةٌ Hemşire başarılıdır. . الممَُرِّضَةُ نَاجِحَةٌ
Dişi deve büyüktür . النَّاقَةُ كَبِيرَةٌ Anne hastadır. . الوَالِدَةُ مَرِيضَةٌ
Selma zekidir. . سَلْمَى ذكَِيَّةٌ Esma çalışkandır. . أَسمَْاءُ مُجْتَهِدَةٌ
Leyla zengindir. . لَيْلَى غَنِيَّةٌ Bayan öğretmen yorgundur. . المعَُلِّمَةُ تَعِبَةٌ
Kız çocuk uyuyor. . الطِّفْلَةُ نَائِمَةٌ İnek sütü içeriz.. نَشْرَبُ لَبَنَ البَقَرَةِ
Teyze fakirdir. . الخَالَةُ فَقِيرَةٌ Bu, beyaz bir koyundur. . هَذِهِ نَعْجَةٌ بَيْضَاءُ
Dişi aslan yırtıcıdır. . اللَّبُؤَةُ مُفْتَرِسَةٌ Bu siyah bir dişi keçidir.. هَذِهِ عَنْزَةٌ سَوْدَاءُ
Fatma vefalıdır. . فَاطِمَةُ وَفِيَّةٌ Bayan polis zariftir. . الشُّرْطِيَّةُ ظَرِيفَةٌ
Nine torununa güzel bir hikâye anlatıyor. . الجَدَّةُ تَرْوِي لحَِفِيدِهَا قِصَّةً جمَِيلَةً
Anne gelecek nesilleri yetiştirir. . الوَالِدَةُ تُرَبِّي الأَجْيَالَ القَادِمَةَ
Dişi aslan avda erkek aslanlara katılır. . اللَّبُؤَةُ تُشَارِكُ الأُسُودَ فِي الصَّيْدِ النَّاقَةُ أكْثَرُ تَحَمُّلاً لِلْعَطَشِ مِن الإنْسَانِ.
Dişi deve susuzluğa insandan daha dayanıklıdır.
1.2. Gayri Lafzî Hakîkî Müennes: Fizyolojik açıdan dişi bir varlığa delalet ettiği halde sonunda dişilik alameti taşımayan isimlerdir. Aşağıdaki gayri lafzî hakiki müzekker kelime örneklerini ve cümle içerisindeki
kullanımlarını inceleyiniz:
أُخْتٌ، بِنْتٌ، أُمٌّ، مَرْيَمُ، هِنْدٌ، مُطْفِلٌ، طَالِقٌ، فَرَسٌ، أَتَانٌ، عَانِسٌ، حَائِضٌ، ثَيِّبٌ
Kız küçüktür. . البِنْتُ صَغِيرَةٌ Kız kardeşi hastadır. . أُخْتُهُ مَرِيضَةٌ
Meryem evlidir . مَرْيَمُ مُتَزَوِّجَةٌ Ali’nin annesi fakirdir. . أُمُّ عَلِيٍّ فَقِيرَةٌ
Zeynep gayretlidir. . زَيْنَبُ مُجِدَّةٌ Hint güzel bir kızdır. . هِنْدٌ بِنْتٌ جمَِيلَةٌ
O, dul bir kadındır.. هِيَ اِمْرَأَةٌ طِالِقٌ Ayşe çocuklu bir kadındır. . عَائِشَةُ مُطْفِلٌ
Dişi eşek güçlüdür . الأَتَانُ قَوِيَّةٌ Bu bir Arap kısrağıdır. . هَذِهِ فَرَسٌ عَرَبِيَّةٌ
Hiçbir kız evde kalmış olmayı istemez. . لاَ تُرِيدُ أَيَّةُ بِنْتٍ أَنْ تَكُونَ عَانِسًا
Hayızlı kadın beş vakit namazını kılamaz.. َا الخَمْسَ لاَ تُصَلِّي الحَائِضُ صَلاَوَاِ الثَّيِّبُ مُصْطَلَحٌ يُطْلَقُ عَلى اِمْرَأَةٍ مَاتَ زَوْجُهَا. “Seyyib” kocası ölen kadın için kullanılan bir terimdir.
حَائِضٌ، طَالِقٌ، مُطْفِلٌ، عَانِسٌ örneklerinde olduğu gibi sadece dişilere özgü sıfatlara genellikle dişilik tâ’sı getirilmez. Zira bu tür sıfatlar müzekkerler için kullanılmaz.
Boşlukları parantez içindeki uygun kelimelerle doldurunuz.
(طَالِبَةٌ – البَقَرَةِ – تَأْكُلُ – نَائِمَةٌ – الحَائِضُ – بِنْتُ – ذَاهِبَةٌ- تُحِبُّ)
1. فَاطِمَةُ ………النَّبِيِّ (ص). 2. المرَْأَةُ ……… لاَ تُصَلِّي.
3. الممَُرِّضَةُ……….عَمَلَهَا. 4. هِيَ ……….. مُجْتَهِدَةٌ.
5. اللَّبُؤَةُ ………لحَْمًا. 6. الطَّبِيبَةُ…….. إِلَى المسُْتَشْفَى.
7. نَسْتَفِيدُ مِنْ لَبَنِ……… 8. الأمُّ…………مَعَ طِفْلِهَا.
2. Mecâzî Müennes: Gerçekte dişi olmadığı halde dil bilgisi yönünden dişi kabul edilen varlıklara delalet eden isimlerdir. Müenneslik alameti taşıyıp taşımamasına göre, Lafzî Mecâzî Müennes ve Gayri Lafzî Mecâzî Müennes
(Semâi Müennes) olarak iki kısma ayrılır.
2.1. Lafzî Mecâzî Müennes: Gerçekte dişi olmadığı halde dil bilgisi yönünden dişi sayılan varlıklara delalet eden ve sonunda ( ة – ى – اء ) dişilik alametlerinden birisi bulunan isimlerdir. Aşağıdaki lafzî mecâzi müennes
kelime örneklerini ve cümle içerisindeki kullanımlarını inceleyiniz:
نَافِذَةٌ، حَقِيبَةٌ، ذِكْرَى، سَيَّارَةٌ، نَصِيحَةٌ، صَحْرَاءُ، سَاعَةٌ، حَدِيقَةٌ، مَكْتَبَةٌ، مَدْرَسَةٌ، بَيْضَةٌ، بَيْضَاءُ، مِكْوَاةٌ، مُصِيبَةٌ، مُشْكِلَةٌ، نِسْبَةٌ
Çanta ağırdır. . الحَقِيبَةُ ثَقِيلَةٌ Pencere büyüktür. . النَّافِذَةُ كَبِيرَةٌ
Araba pahalıdır. . السَّيَّارَةُ غَالِيَةٌ O, güzel bir anıdır. . تِلْكَ ذِكْرَى جمَِيلَةٌ
Çöl büyüktür. . الصَّحْرَاءُ كَبِيرَةٌ Nasihat faydalıdır. . النَّصِيحَةُ نَافِعَةٌ
Bahçe geniştir. . الحَدِيقَةُ وَاسِعَةٌ Bu yeni bir saattir. هَذِهِ سَاعَةٌ جَدِيدَةٌ
Okul sarıdır. . المدَْرَسَةُ صَفْرَاءُ Kütüphane sakindir. . المكَْتَبَةُ هَادِئَةُ
Ütü siyahtır. . المِكْوَاةُ سَوْدَاءُ Yumurta beyazdır. . البَيْضَةُ بَيْضَاءُ
Evimizin ağaçlarla çevrili bir bahçesi var. . لِمَنْزِلِنَا حَدِيقَةٌ مُحَاطَةٌ بِالأَشْجَارِ
Bir musibet bin nasihatten hayırlıdır. . مُصِيبَةٌ وَاحِدَةٌ خَيْرٌ مِنْ أَلْفِ نَصِيحَةٍ
Sana göre en büyük sorun nedir? ؟ مَا هِيَ المشُْكِلَةُ الكُبْرَى بِالنِّسْبَةِ لَكَ السَّيَّارَةُ مِنْ أَكْثَرِ وَسَائِلِ النَّقْلِ اِنْتِشَارًا.
Araba en yaygın ulaşım araçlarındandır.
2.2. Gayri Lafzî Mecâzî Müennes (Semâi Müennes): Gerçekte dişi olmadığı halde dil bilgisi yönünden dişi sayılan varlıklara delalet eden ve sonunda dişilik alameti bulunmayan isimlerdir. Aşağıdaki gayri lafzî mecâzi müennes
(semâi müennes) kelime örneklerini ve cümle içerisindeki kullanımlarını inceleyiniz:
أَرْضٌ، شمَْسٌ، حَرْبٌ، بِئْرٌ، دَارٌ، نَارٌ، رِيحٌ، سَمَاءٌ، أُذُنٌ، نَفْسٌ، عَيْنٌ، يَدٌ، ذِرَاعٌ، عَصًا، رِجْلٌ، عَقْرَبٌ، كَتِفٌ،
Güneş parlaktır. . الشَّمْسُ سَاطِعَةٌ Dünya yuvarlaktır. . الأَرْضُ كُرَوِيَّةٌ
Savaş hiledir. . الحَرْبُ خُدْعَةٌ Kapalı çarşı nerede? . أَيْنَ السُّوقُ المغَُطَّاةُ
Ev temizdir. . الدَّارُ نَظِيفَةٌ Sopa asi olana. . العَصَا لِمَنْ عَصَى
Rüzgâr güçlüdür. . الرِّيحُ قَوِيَّةٌ Ateş yakıcıdır. . النَّارُ حَارِقَةٌ
Sağ kulağı işitmiyor. . أُذُنُهُ اليُمْنَى لاَ تَسْمَعُ Gök mavidir. . السَّمَاءُ زَرْقَاءُ
Akrep zehirlidir. . العَقْرَبُ سَامَّةٌ Nefis aç gözlüdür. . النَّفْسُ شَرِهَةٌ
Kuyu derindir. . البِئْرُ عَمِيقَةٌ
Her nefis ölümü tadacaktır. . كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ المَوْتِ
Elden ne gelir! (Göz görmekte, el uzanamamakta). . العَيْنُ بَصِيرَةٌ وَالْيَدُ قَصِيرَةٌ
Ahmet, başkanın sağ koluydu. . كَانَ أَحمَْدُ الذِّرَاعَ اليُمْنَى لِلرَّئِيسِ لاَ نَسْتَطِيعُ رُؤْيَةَ النُّجُومِ البَعِيدَةِ بِالعَيْنِ المجَُرَّدَةِ.
Çıplak gözle uzak yıldızları göremeyiz.
Boşlukları parantez içindeki uygun kelimelerle doldurunuz.
(النَّارُ – خَضْرَاءُ – سَرِيعَةٌ – جمَِيلَةٌ – الشَّمْسِ – نَافِعَةٌ – البَيْضَةَ – السُّوقُ)
1. الأَرْضُ تَدُورُ حَوْلَ………… 2. لَيْلَى بِنْتٌ……….
3. الرِّيَاضَةُ…………..لِلصِّحَّةِ. 4. الدَّجَاجَةُ تَبِيضُ………
5…………… حَارِقَةٌ. 6. السَّيَّارَةُ……….. .
7………….مُزْدَحِمَةٌ 8. الحَدِيقَةُ…………
Kendisinde müenneslik alametlerinden birisi bulunmadığı halde müennes kabul edilen bazı isimler vardır (Semâi müennes). Bunların belirli bir müenneslik ölçütü yoktur. Bu isimler sözlük yardımıyla ezberlenip öğrenilir.
MÜENNESLİK ALAMETLERİ
Arapçada bir ismin müennes olduğunu gösteren üç alâmet vardır:
1. Tâ-i Merbûta ( التَّاءُ المرَْبُوطَةُ ): Yuvarlak tâ. Dişilik tâ’sı da denilen bu tâ, sonuna eklendiği isim ve sıfatları müennes yaparak müzekkerlerinden ayırır. Yuvarlak müenneslik tâ’sının kelimelerin aslından olmayıp zâid olduğu
unutulmamalıdır. Daha çok fiilden türeyen sıfatların (ism-i fâil, ism-i mef’ûl, sıfat-ı müşebbehe) ve ism-i mensûb’ların sonlarına eklenir. ( ة veya (ة şeklinde yazılır. Fiilden türememiş (câmid) isimlerde daha az bulunur.
Aşağıdaki örnek kelimeleri ve cümle içerisindeki kullanımlarını inceleyiniz:
مَرْءٌ – مَرْأَةٌ / فَتًى – فَتَاةٌ / شَابٌّ – شَابَّةٌ / قِطٌّ – قِطَّةٌ / كَلْبٌ – كَلْبَةٌ / كَاتِبٌ – كَاتِبَةٌ / طَالِبٌ – طِالِبَةٌ / مُعَلِّمٌ – مُعَلِّمَةٌ / مَقْتُولٌ – مَقْتُولَةٌ / تُرْكِيٌّ – تُرْكِيَّةٌ حَنَفِيٌّ – حَنَفِيَّةٌ / مَرِيضٌ – مَرِيضَةٌ / تَعِبٌ – تَعِبَةٌ / طَيِّبٌ – طَيِّبَةٌ
Bu kadın zengindir. . هَذِهِ المرَْأَةُ غَنِيَّةٌ Bu adam zengindir. . هذَا المرَْءُ غَنِيٌّ
Bu genç kız zekidir. . هَذِهِ الفَتَاةُ ذكَِيَّةٌ Bu delikanlı zekidir. . هَذَا الفَتَى ذكَِيٌّ
Genç kız terbiyelidir. . الشَّابَّةُ مُؤَدَّبَةٌ Delikanlı terbiyelidir. . الشَّابُّ مُؤَدَّبٌ
Kedi (dişi) uyuyor. . القِطَّةُ نَائِمَةٌ Kedi (erkek) uyuyor. . القِطُّ نَائِمٌ
Köpek (dişi) açtır. . الكَلْبَةُ جَائِعَةٌ Köpek (erkek) açtır. . الكَلْبُ جَائِعٌ
Zeynep bir yazardır. . زَيْنَبُ كَاتِبَةٌ Ahmet bir yazardır. . أَحمَْدُ كَاتِبٌ
O (bayan), bir öğrencidir . هِيَ طِالِبَةٌ O (bay), bir öğrencidir. . هُوَ طَالِبٌ
Annesi bir öğretmendir. . أُمُّهُ مُعَلِّمَةٌ Babası bir öğretmendir. . أَبُوهُ مُعَلِّمٌ
Maktule doktordu . كَانَتْ المقَْتُولَةُ طَبِيبَةً Maktul doktordu. . كَانَ المَقْتُولُ طَبِيبًا
Hatice Türk’tür. . خَدِيجَةُ تُرْكِيَّةٌ Mahmut Türk’tür. . مَحْمُودٌ تُرْكِيٌّ
Öğretmen Hanefîdir. . المدَُرِّسَةُ حَنَفِيَّةٌ Öğretmen Hanefîdir. . المدَُرِّسُ حَنَفِيٌّ
Kız kardeşim hasta. . أُخْتِي مَرِيضَةٌ Erkek kardeşim hasta. . أَخِي مَرِيضٌ
Bayan doktor yorgundur. . الطَّبِيبَةُ تَعِبَةٌ Doktor yorgundur. . الطَّبِيبُ تَعِبٌ
O, iyi bir kadındır. . هِيَ اِمْرَأَةٌ طَيِّبَةٌ O, iyi bir adamdır. . هُوَ رَجُلٌ طَيِّبٌ
Dişi köpek yavrularına şefkatle bakıyordu. . كَانَتْ الكَلْبَةُ تَنْظُرُ إلى صِغَارِهَا بِحَنَانٍ
Fatma! Sen Hanefi mi yoksa Şafii misin? ؟ فَاطِمَةُ! هَلْ أنْتِ حَنَفِيَّةٌ أمْ شَافِعِيَّةٌ
Bayan yazar okurları için kitaplarını imzalıyor. . الكَاتِبَةُ تُوَقِّعُ كُتُبَهَا لِقُرَّائِهَا
Ne yazık ki! Hemşire hastaydı. . لِسُوءِ الحَظِّ! كَانَتْ الممَُرِّضَةُ مَرِيضَةً
Yuvarlak tâ; isim ve sıfatlara müenneslik anlamı kazandırmasının yanı sıra, cins isimlere teklik anlamı da kazandırır. Bu durumda “Tâü’l-vahde” adını alır. Aşağıdaki kelime örneklerini ve cümle içerisindeki kullanımlarını inceleyiniz:
زَهْرٌ – زَهْرَةٌ / شَجَرٌ – شَجَرَةٌ / وَرْدٌ – وَرْدَةٌ / نَمْلٌ – نَمْلَةٌ / نَحْلٌ – نَحْلَةٌ
Çiçeği ve gülü çok severim. . أُحِبُّ الزَّهْرَ والوَرْدَ كَثِيرًا
Bir çiçek kopardım, bir gül kokladım. . قَطَفْتُ زَهْرَةً وَشمََمْتُ وَرْدَةً
Birinci cümlede الزَّهْرَ ve الوَرْدَ kelimeleri cins isimlere “bir tek, bir tane” anlamı kazandıran “Tâü’l-vahde” ( ة) getirilmeden kullanıldığı için anlam olarak çiçek ve gül cinsini ifade etmektedir. Aynı kelimeler ikinci cümlede
زَهْرَةً ve وَرْدَةً şeklinde teklik anlamı taşıyan “Tâü’l-vahde” ( ة) ile kullanıldığı için bir tek çiçek ve bir tek gül anlamı kazanmıştır. Aşağıdaki örneklerde de durum aynıdır.
النَّمْلُ وَالنَّحْلُ مِنَ الحَيَوَانَاتِ المجُْتَهِدَةِ. Karınca ve arı çalışkan hayvanlardandır.
Bu küçük bir karıncadır. هَذِهِ نَمْلَةٌ صَغِيرَةٌ
Bu büyük bir arıdır. هَذِهِ نَحْلَةٌ كَبِيرَةٌ
Dişilik tâ’sı muttasıl zamirle birleştiği zaman ( ت) şeklinde yazılır.
حَدِيقَةٌ – حَدِيقَتُنَا / حَقِيبَةٌ – حَقِيبَتُهَا / سَيَّارَةٌ – سَيَّارَتُهُ / نَظَّارَةٌ – نَظَّارَتُكَ فَعِيلٌ) ) ölçüsünde olup ism-i mef’ûl (edilgen ortaç) anlamı taşıyan sıfatı müşebbehe’ler ile, ( فَعُولٌ ) ölçüsünde ism-i fâil (etken ortaç) anlamı taşıyan
sıfatlarda erillik-dişillik ayrımı yoktur. Bu vezinler müzekker ile müennes arasında ortaktır.
Öldürülmüş bir kadın. . اِمْرَأةٌ قَتِيلٌ / Öldürülmüş bir adam. . فَعِيلٌ: رَجُلٌ قَتِيلٌ
Yaralı bir kadın. . اِمْرَأةٌ جَرِيحٌ / Yaralı bir adam. . فَعِيلٌ: رَجُلٌ جَرِيحٌ
Sabırlı bir kadın. . اِمْرَأةٌ صَبُورٌ / Sabırlı bir adam. . فَعُولٌ: رَجُلٌ صَبُورٌ
Yaşlı bir kadın. . اِمْرَأةٌ عَجُوزٌ / Yaşlı bir adam. . فَعُولٌ: رَجُلٌ عَجُوزٌ
قَتِيلٌ kelimesi مَقْتُولٌ öldürülmüş, صَبُورٌ kelimesi صَابِرٌ sabırlı anlamındadır.
جَرِيحٌ kelimesi مَجْرُوحٌ yaralanmış, عَجُوزٌ kelimesi عَاجِزٌ âciz, yaşlı anlamındadır.
Boşlukları parantez içindeki uygun kelimelerle doldurunuz.
صَافِيَةٌ – ثَقِيلَةٌ- شَابَّةٌ – هَادِئَةٌ – سَاطِعَةٌ) – ◌َ (صَبُورٌ – الحَدِيقَةُ – الجَدَّةُ
1. ………تَتَكَلَّمُ مَعَ حَفِيدِهَا. 2. هَذِهِ ……….مُؤَدَّبَةٌ.
3. ……………خَضْرَاءُ 4. السَّمَاءُ………..اليَوْمَ.
5. الشَّمْسُ…………. 6. المكَْتَبَةُ……….. .
7. عَائِشَةُ اِمْرَأةٌ…….. 8. الحَقِيبَةُ…………
2. Elif-i Maksûra ( الألِفُ المَقْصُورَةُ ): İsim ve sıfatların sonuna ( ى veya ( ا şeklinde yazılan eliftir. Elif-i maksûra’nın müennesliğe delalet edebilmesi için kelimenin aslından olmayıp zâid olması şarttır. Aksi takdirde الفَتَى
(delikanlı), المسُْتَشْفَى (hastane) ve مُوسَى (Mûsâ) örneklerinde olduğu gibi müenneslik anlamı ifade etmez. Zira bu örneklerde elif-i maksûra, kelimenin kök harflerindendir, müenneslik için sonradan eklenmiş değildir.
Elif-i Maksûra’nın Te’nis Alameti Olarak Kullanıldığı Yerler
فُعْلَى ve فَعْلَى vezinlerindeki isim ve sıfatlarda zâid olan elif-i maksûra müenneslik alametidir. فُعْلَى vezni, müzekker olan أَفْعَلُ ism-i tafdilinin müennesidir. فَعْلَى vezni ise, müzekker olan فَعْلاَنُ sıfat-ı müşebbehe vezninin
müennesidir. Ayrıca فَعْلَى vezninde bir takım isim ve mastarlar da vardır. İsm-i tafdil, mukayese ve üstünlük bildirmek için fiillerden أَفْعَلُ vezninde türetilir. Sıfat-ı müşebbehe ise, şahıs ve nesnelerdeki sabit niteliklere delalet
etmek üzere geçişsiz fiillerden çeşitli vezinlerde türetilir. فَعْلَى vezni bu vezinlerdendir. Aşağıdaki kelimeleri ve cümle içerisindeki kullanımlarını inceleyiniz:
كُبْرَى – شَبْعَى – صُغْرَى – عَطْشَى – دُنْيَا – حُبْلَى – ذِكْرَى – بُشْرَى – عُلْيَا – سُفْلَى – جَوْعَى – حُسْنَى – سَكْرَى –
En büyük kadın. . المرَْأَةُ الكُبْرَى En büyük erkek. . الرَّجُلُ الأَكْبَرُ أَكْبَرُ kelimesi كَبُرَ “büyük oldu” fiilinden türetilmiş “en büyük” anlamında ism-i tafdil’dir. كُبْرَى ise أَكْبَرُ vezninin müennesidir. Dikkat edilecek olursa
أَكْبَرُ kelimesinde elif-i maksûra yoktur. Oysa كُبْرَى kelimesinde elif-i maksûra vardır. Elif-i maksûra كُبْرَى kelimesini müennes yapmakta ve onu müzekkeri أَكْبَرُ vezninden ayırmaktadır. هَذَا رَجُلٌ شَبْعَانُ. Bu tok bir adamdır. . هَذِهِ اِمْرَأَةٌ
شَبْعَى Bu tok bir kadındır. شَبْعَانُ kelimesi شَبِعَ “doydu” fiilinden türemiş “tok” anlamında sıfat-ı müşebbehe’dir. شَبْعَى ise شَبْعَانُ sıfatının müennesidir. Dikkat edilecek olursa شَبْعَانُ kelimesinde elif-i maksûra yoktur. شَبْعَى
kelimesinin sonunda ise elif-i maksûra vardır. Elif-i maksûra شَبْعَى kelimesini müennes yapmakta ve onu müzekkeri شَبْعَانُ sıfatından ayırmaktadır. En küçük kız kardeş. الأُخْتُ الصُّغْرَى En küçük erkek kardeş. . الأَخُ
الأَصْغَرُ En yüce gaye. . الغَايَةُ العُلْيَا En yüksek hedef. . الهدََفُ الأَعْلَى Susuz kadın. . المرَْأَةُ العَطْشَى Susuz adam. . الرَّجُلُ العَطْشَانُ Sarhoş kadın. . المرَْأَةُ السَّكْرَى Sarhoş adam. . الرَّجُلُ السَّكْرَانُ En düşük zarar. . الخَسَارَةُ الدُّنْيَا En
düşük kar. . الرِّبْحُ الأَدْنىَ Veren el alan elden üstündür. . اليَدُ العُلْيَا خَيْرٌ مِنَ اليَدِ السُّفْلَى O güzel günler hoş bir anı oldu. . أَصْبَحَتْ تِلْكَ الأَيَّامُ الجَمِيلَةُ ذِكْرَى طَيِّبَةً Hint, sınıftaki en küçük kız öğrencidir. . هِنْدٌ هِيَ الطّالِبَةُ الصُّغْرَى في الصَّفِّ (
وَذكَِّرْ فَإِنَّ الذِّكْرَى تَنْفَعُ الْمُؤْمِنِينَ. (الذاريات – 55 Öğüt verip hatırlat. Zira hatırlatmak müminlere fayda verir. Ve ona en büyük mucizeyi gösterdi. .( فَأَرَاهُ الْآيَةَ الْكُبْرَى. (النازعات – 20 .( َا. (الأَعْرَافُ- 180 وَلِلَّهِ الْأَسمَْاءُ الحُْسْنَى فَادْعُوهُ ِ
En güzel isimler Allah’ındır, O’na o isimlerle dua edin. İhracatımız en yüksek seviyelere çıktı. . اِرْتَفَعَتْ صَادِرَاتُنَا إلى المسُْتَوَيَاتِ العُلْيَا .( فَلَمَّا ذَهَبَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ الرَّوْعُ وَجَاءَتْهُ الْبُشْرَى يُجَادِلُنَا فِي قَوْمِ لُوطٍ. (هود – 74 İbrahim’in korkusu gidip müjde gelince, Lut kavmi hakkında bizle mücadeleye başladı.
Kadın arabasını içkili kullanıyordu. . كَانَتْ المرَْأَةُ تَقُودُ سَيَّارَتَهَا وهِيَ سَكْرَى
Gelecek günler büyük olaylara gebe. . الأَيّامُ المقُْبِلَةُ حُبْلَى بِالأَحْدَاثِ الكُبْرَى
3. Elif-i Memdûde ( الألِفُ الممَْدُودَةُ ): Kelime sonunda ( اء ) şeklinde yazılan eliftir. Elif-i memdûde’nin müenneslik alameti olabilmesi için hemzenin zâid (fazlalık) olması gerekmektedir. Aksi takdirde elif-i memdûde müenneslik
alameti olamaz. Örneğin قُرَّاءٌ، إِنْشَاءٌ، دُعَاءٌ، بَقَاءٌ، بِنَاءٌ kelimelerindeki elif-i memdûdeler aslî harflerden oldukları için müenneslik ifade etmez. Zira قُرَّاءٌ kelimesinin kökü قَرَأَ fiili, إِنْشَاءٌ kelimesinin kökü ise نَشَأَ fiilidir. Diğerlerinde
de durum pek farklı değildir. دُعَاءٌ kelimesindeki hemzenin aslı “vav”, بَقَاءٌ ve بِنَاءٌ kelimelerindeki hemzelerin asılları ise “ye” harfleridir. Hemze bu kelimelere sonradan ilave edilmemiştir.
Elif-i Memdûde’nin Tenis Alameti Olarak Kullanıldığı Yerler
فَعْلاَءُ veznindeki isim ve sıfatlar: Elif-i memdûde daha çok renk, sakatlık ve süs bildiren أَفْعَلُ veznindeki sıfat-ı müşebbehe’nin müennesi olan فَعْلاَءُ vezninde te’nis alametidir. Aşağıdaki kelime örneklerini ve cümle
içerisindeki kullanımlarını inceleyiniz:
حمَْرَاءُ، سَوْدَاءُ، خَضْرَاءُ، حَدْبَاءُ، زَرْقَاءُ، بَكْمَاءُ، بَيْضَاءُ، هَيْفَاءُ
حمَْرَاءُ kelimesi, أَحمَْرُ sıfat-ı müşebbehe vezninin müennesidir. Müzekker olan أَحمَْرُ vezninde elif-i memdûde ( اء ) bulunmazken, müennes olan حمَْرَاءُ veznine sonradan ilave edilmiştir. Aşağıdaki örneklerde de durum
aynıdır:
Orman yeşildir. . الغَابَةُ خَضْرَاءُ Çanta siyahtır. . الحَقِيبَةُ سَوْدَاءُ
Çöl büyüktür. . الصَّحْرَاءُ كَبِيرَةٌ Topal bir kız geldi. . جَاءَتْ بِنْتٌ عَرْجَاءُ
Gök mavidir. . السَّمَاءُ زَرْقَاءُ O, kambur bir kadındır. . هِيَ اِمْرَأَةٌ حَدْبَاءُ
Leyla kördür. . لَيْلَى عَمْيَاءُ Annesi dilsizdi. . أُمُّهُ كَانَتْ بَكْمَاءَ
Yumurta beyazdır. . البَيْضَةُ بَيْضَاءُ Gül kırmızıdır. . الوَرْدَةُ حمَْرَاءُ
Kız zariftir. . البِنْتُ هَيْفَاءُ Sarı bir inek aldım. . اِشْتَرَيْتُ بَقَرَةً صَفْرَاءَ
Boşlukları parantez içindeki uygun kelimelerle doldurunuz.
(جَوْعَى-حُبْلَى-عَطْشَانُ-مُوسَى-الصَّحْرَاءُ- زَرْقَاءُ -العَمْيَاءُ-هَادِئَةٌ -الحُسْنَى)
1. الرَّجُلُ……………. 2. المرَْأَةُ ………………
3. البِنْتُ……………. 4. السَّمَاءُ……………..
5. وَلِلَّهِ الْأَسمَْاءُ…………. 6. ……….لاَ تَسْتَطِيعُ الرُّؤْيَةَ.
7. …………..رَجُلٌ كَرِيمٌ. 8………….كَبِيرَةٌ جِدَّا.
Müenneslik alametlerinin sonunda bulunduğu ismin müennes sayılabilmesi için, bu alametlerin kelimenin kök harflerinden olmaması gerekmektedir. Aksi takdirde isim müzekkerdir.